Alaeddin Keykubad Anadolu Selçuklu sultanıdır (1221-1237). Sultan I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in oğludur. Doğum tarihi bilinmemektedir. Saltanatı boyunca inşa ettirdiği ve çoğu günümüze kadar erişen eserler, idari ve askeri bakımdan hem şahsına hem de devletine kazandırdığı prestij nedeniyle Türkiye ve dünya literatürünün en ünlü Anadolu Selçuklu sultanıdır.
Saltanat öncesi
Çok iyi bir tahsil ve terbiye ile yetiştirilmiştir. Türk-İslam geleneğine göre Emir Seyfeddin, Ay-Aba ve Emir Bedreddin Gevhertaş kendisine atabeg tayin edildi. Ana dili olan Türkçe’nin yanında, Farsça, Rumca ve Arapça öğrendi. Ayrıca yüksek İslami ilimleri ve astronomiyi öğrendi.
1205’te Tokat meliki (valisi) tayin edilerek devlet yönetimini öğrendi ve tecrübe sahibi oldu.
Babasının ölmesi üzerine Sultanlığa önce ağabeyi I. İzzeddin Keykavus seçildi. Bunu kabul etmeyip tahta geçmek isteyen Keykubad, Erzurum meliki Tuğrul Şah ile anlaşarak Kayseri’deki ağabeyinin üzerine yürüdü. Fakat taraftarları ağabeyi ile birleşince Ankara Kalesine sığındı. Keykavus, Ankara Kalesini kuşatarak Keykubad’ı ele geçirdi ve Malatya’daki Minşar Kalesine hapsetti.
Saltanatı
Keykavus’un 1220 yılında ölümü üzerine tahta çıktı. Onun genişleme ve büyük devlet haline gelme siyasetine devam etti. Önce, Ermeniler'le Doğu Latinler arasındaki çatışmadan faydalanarak Ermenilerin elindeki Kalonoros Kalesini aldı. Yeniden inşa edilen ve sağlam surlarla çevrilen şehre Sultan’ın ismine izafeten Alâiye (günümüzde Alanya) ismi verildi. Alaeddin Keykubad bu kentte bir tersane ve tophane kurdurdu ve kentin kalesini yeniden yaptırdı. Tüccarların karada Ermenilerin, denizde Avrupalı korsanların saldırılarına uğraması üzerine İçel'den Antalya'ya kadar bütün kıyı şeridini topraklarına kattı.
Bu sırada Artuklulardan Diyarbekir hükümdarı olan Mes’ud’un Keykubad adına okunan hutbeyi kaldırması üzerine buraya Mubarezeddin Çavlı kumandasında bir ordu gönderdi. Bu ordu, Mesud’un ordusunu yendi ve Çemişgezek gibi bazı kaleleri ele geçirdi. Ayrıca, Eyyubi hükümdarı Melik Eşref’in yardımcı olarak gönderdiği kuvvetleri de bozguna uğrattı. Bundan sonra, Eyyubilerle iyi geçinmek isteyen Alaeddin Keykubad esir aldığı Eyyubi kumandanlarını serbest bıraktı. Aynı şekilde Melik Mesud’u da bazı hediyeler karşılığında yerinde bıraktı.
Sultan Alaeddin, Trabzon Rum İmparatorluğunun gücünü kırmak için Sinop’ta bir donanma inşa ettirdi. Bu arada Selçuklu tüccarlarının şikayetleri üzerine Kastamonu emiri Hüsameddin Çoban’ı Karadeniz donanmasıyla Kırım Seferine memur etti. Emir Çoban önemli bir ticaret şehri olan Sudak’ı fethetti. Şehirde bir cami inşa ettirdi ve askerlerini yerleştirdiği bir garnizon kurdu. Ruslar Sudak’ın Selçuklu hakimiyeti altına girmesini tanımak zorunda kaldılar.
Güneyden gelen ticaret yollarını tehdit eden küçük Ermenistan krallığını cezalandırmak üzere Mübarezeddin Çavlı ve Mübarezeddin Ertokuş kumandasında bir ordu göndererek İçel’i devletin toprakları arasına kattı. Böylece İçel'den Antalya'ya kadar bütün kıyı şeridini Anadolu Selçuklu ülkesine katıldı.
Moğolların Anadolu’ya girmesi tehlikesi karşısında 1226'da Eyyubilerle ilişkilerini geliştirdi. 1226-28 tarihleri arasında Mengüçlü Beyliğinin başına geçen Davud Şah bin Behramşah’ın Anadolu Selçukluları aleyhine Tuğrul Şah, Harezmşah Celaleddin Mengüberti ve İsmaili reisi Alaeddin’le ittifak ettiğini duyan Alaeddin Keykubad, bunlara karşı harekete geçerek Erzincan, Kemah ve Şebinkarahisar’ı devletine kattı. Bu esnada Harzemşahlar'dan Celaleddin Mengüberti Ahlat’a saldırdı. Trabzon İmparatorluğu’yla ittifak kuran Celaleddin’i 1230’daki Yassıçimen Savaşı’nda ağır yenilgiye uğrattı ve Erzurum’u kolayca ele geçirdi.
Türk ve Müslüman devletler arasında vuku bulan bu savaşlar, Anadolu'ya doğru harekete geçen Moğolların işini kolaylaştırmaktan öte bir işe yaramadı. Bilhassa Hazremşahlar'ın gücünün kırılması, Moğollar önünde durabilecek önemli bir kuvvetin ortadan kalkmasına sebep oldu.
Nitekim, Gergoman Noyan komutasındaki Moğollar Sivas’a kadar gelerek, buraları yakıp yıktılar. Selçuklu kuvvetleri, Moğolları Erzurum’a kadar takip ettiyse de yetişemedi. Bu Moğol akınının, Gürcü kraliçesi Rosudan’ın tahrikiyle meydana geldiğinin anlaşılması üzerine, Gürcistan’a sefer düzenlendi. Gürcülerle yapılan savaşlarda, Gürcü kuvvetleri bozguna uğratıldı ve yapılan anlaşmayla Gürcistan’da bazı kaleler, Anadolu Selçuklu Devleti'ne bırakıldı.
Moğol tehlikesini gören Alaeddin Keykubad, doğu sınırlarını sağlamlaştırdı. Bu sağlamlaştırma esnasında Ahlat fethedildi. Ancak bu fetih, Eyyubilerle arasının bozulmasına yol açtı. Eyyubilerin gönderdikleri orduyu, Torosların güneyinde yenerek, Harput ve Urfa’yı da ele geçirdi. Vefatından önce gelen Moğol elçilerini ustaca idare ederek, Anadolu’yu Moğol istilasından kurtardı. 1237’de Kayseri’de vefat etti. |